
Önemli Noktalar:
- Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, 27 Mart 2025 tarihinde Meclis'ten geçen doğum yardımı yasasını eleştirdi.
- Güllü'ye göre yasa, kadınları sadece annelik kimliğiyle sınırlıyor.
- Düzenlemenin toplumsal cinsiyet eşitliğini göz ardı ettiği ve kadın haklarında gerilemeye yol açtığı belirtildi.
- Doğum oranlarını artırmada sadece ekonomik teşviklerin yeterli olmayacağı vurgulandı.
- Kadınların iş hayatına katılımı, kariyer beklentileri, fırsat eşitliği ve bakım sorumluluklarının paylaşımı gibi etkenlerin de doğum kararlarında rol oynadığı ifade edildi.
- Kadınların sadece doğurganlık üzerinden değerlendirilmesinin insan hakları ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu savunuldu.
TKDF Başkanı'ndan Yeni Doğum Yardımı Düzenlemesine Eleştiri
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, yayımladığı yazılı bir açıklamayla, 27 Mart 2025'te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından kabul edilen doğum yardımına ilişkin yeni yasal düzenlemeye yönelik tepkisini ortaya koydu.
Annelik Rolü Vurgusu ve Eşitlik Sorunu
Güllü, yasanın kadınları yalnızca annelik rolleri üzerinden tanımladığını ve toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısını yansıtmadığını ifade etti. Başkan Güllü, "Kadınların toplumsal işlevinin yalnızca annelikle sınırlandırıldığı bir anlayış, onları birey olarak değil, biyolojik rollerine indirgenmiş varlıklar olarak görme tehlikesi taşıyor" değerlendirmesinde bulundu.
TKDF Başkanı, bu tür politikaların kadın hakları mücadelesi açısından bir geri adım teşkil ettiğini kuvvetle vurguladı.
Ekonomik Teşviklerin Yetersizliği ve Bütüncül Yaklaşım Gerekliliği
Ekonomik teşviklerin doğum oranlarını artırma hedefi için tek başına yeterli bir araç olmayacağına dikkat çeken Güllü, kadınların iş gücüne katılımı, kariyer hedefleri, eşit iş fırsatları ve bakım yükünün paylaşılması gibi faktörlerin de doğum oranlarını etkileyen kritik unsurlar arasında yer aldığını belirtti.
Güllü, "Sadece maddi destekler sunarak doğum oranlarını artırmaya çalışmak, kadınların toplumsal ve ekonomik hayattaki rollerini daraltmak anlamına gelir" ifadelerini kullandı.
Kadınların eğitim, kariyer ve sosyal hayatta da eşit fırsatlara sahip olmasının altını çizen Güllü, doğum teşviklerinin sadece parasal destekle sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak, "Kadınları yalnızca doğurganlıkları üzerinden tanımlamak, onların insan haklarını ve eşitliklerini ihlal etmek anlamına gelir" değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: HALKTV